Büsbütün kuruyan Akşehir Gölü’nün tabanında su bulundu

Türkiye’nin en büyük 5. gölü olma özelliğini taşıyan Afyonkarahisar’da da hudutları bulunan 354 kilometrekare alana sahip Akşehir Gölü’nün, global ısınmaya bağlı olarak yaşanan iklim değişikliği ve yetersiz yağışlar nedeniyle eski imajından eser kalmadı. Akşehir ve Eber Göller Birliği Başkanlığını da yürüten Akşehir Belediye Lideri Salih Akkaya, birliğin Akşehir Gölü’nün kirlenmesini önlenmek, ziraî faaliyetlerin göllere olumsuz tesirlerini asgariye düşürmek, göllerin rezervini olabildiğince artırmak gayesiyle kurulduğunu anlattı.

Bu kapsamda katı atık depolama tesisi kurulduğunu anımsatan Akkaya, “Katı atık depolama tarafından gölün kirlenmesinin önüne geçilmiş oldu. Katı atık depolama tesisimizde bugün elektrik gücü de üretiliyor. Ayrıyeten atık su arıtma tesisimiz yenilendi, şu anda gölü kirletmek bir tarafa saniyede ortalama 172 litrelik debiyle Akşehir Gölü’müzü beslemiş oluyoruz.” dedi.

KURUYAN GÖLDEN SEVİNDİREN GELİŞME

Akkaya, 2002’de Afyonkarahisar’ın Çay ilçesinde meydana gelen sarsıntıda Akşehir Gölü’nün altında çatlaklar meydana geldiği tarafındaki telaffuzlara ait bir çalışma yaptıklarını paylaşarak, şöyle devam etti:

“Konya Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliğindeki hocalarımız burada yaklaşık bir ay, Akşehir ve Eber gölünü karış karış gezdiler, incelediler. Hocalarımızın, şifahi verdikleri bilgilere nazaran sevindirici bir durum var, bu da bizi çok keyifli etti. Akşehir Gölü’nü bir buçuk-2 metre kazdığınız vakit gölün altında su olduğu görülüyor. Bu da gölde kaçak olmadığı manasına geliyor. Gölle ilgili bizim telaşımız oydu. Sarsıntıdan Akşehir de çok etkilenmişti. Buna bağlı olarak ‘Gölde fay çatlakları oluştu mu, su diğer yerlere kaçtı mı?’ telaşımız vardı. Göl tabanında çatlakların oluşması demek o gölün artık su tutmayacağı manasını gelmesidir. Bu çalışma gölümüzün bu manada bir kaçağının olmadığı, bereketli yağışlar olduğu vakit eski haline gelebileceği noktasında bize umut verdi. Bu manada da hakikaten çok keyifli olduk. Ayrıntılar hocalarımızla yapacağımız toplantıyla açıklığa kavuşturulacak. Şu bahsettiğim bahis bile bizi çok memnun etti. Zira Akşehir Gölü’nün çok boyutlu katkıları var. Kamışçılık ve balıkçılık faaliyetlerinin yanında ‘Akşehir Kirazı’na gölün mikroklima tesiri yapmasıyla kirazımız dondan korunarak, hoş ve kaliteli bir aromayla yetişiyor.”

GEÇMİŞTE DE BÜSBÜTÜN KURUMUŞTU

Akşehir Gölü’nün 1935, 2008, 2012 yıllarında da büsbütün kuruduğunu belirten Akkaya, şunları söyledi: “Gölün, en görkemli vakitlerinde bile 4-5 metre derinliğe sahip olduğu tabir ediliyor. Göl, sığ bir göl ve yağmurlar dışında kendi içinde besleneceği önemli bir kaynağı yok. Son yıllarda da iklim değişikliği ve global ısınmayla yağışlar azaldı. Buna bağlı olarak da gölün beslenmesi azaldı. Geniş bir alana sahip sığ bir göl olduğu için buharlaşmayla da çok su kaybı yaşandı. Gölün tarihçesine baktığımızda 1935’te büsbütün kuruduğu, 1969’da da gölün taştığı biliniyor. Tekrar 2008’de büsbütün kurudu daha sonra yağışlara bağlı olarak eskisi kadar olmasa da su topladı. Göl son olarak 2012’de ve bu yıl büsbütün kurudu. Bunun dışındaki yıllarda aşikâr ölçülerde gölde su rezervi vardı.”

Akkaya, Akşehir’in evvelden yıllık ortalama 700 milimetreye yakın yağış aldığını, bugün ise bu oranın 400-450 milimetreye kadar düştüğünü ve yağışların sistemsiz olduğunu vurguladı.

Gölün kurumasındaki en değerli faktörün az ve sistemsiz yağan yağmurlar olduğuna dikkati çeken Akkaya, “Allah’ın müsaadesiyle bu kışın biraz kuvvetli geçmesi öngörülüyor. Bir de halk ortasında da ‘Ayva bereketli olunca kış bol olur’ denir. Hakikaten de bu yıl ayva meyvesi bereketli, inşallah ilçemiz hoş yağış alır. Gölün tekrar eski haline gelmesini istek ediyoruz.” sözlerin kullandı.