Koronavirüse benzeri belirtileriyle çocukları tehdit ediyor

Koronavirüsle misal belirtileri bulunan virüsün ekim ayı üzere önemli bir formda enfeksiyon yapmaya başladığını ve nisan ayına kadar devam ettiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Sert, “Koronavirüs üzere bir virüs olduğu için aslında yeniden teneffüs yoluyla bulaşan, yüzeylerden ya da ellerle temasla bulaşan bir virüs. Maske ve el temizliğinin bu hastalığın bulaştırıcılığını azalttığını söyleyebilirim. Koronavirüsün en başında da söylediğimiz üzere ailelerin kesinlikle paklığa dikkat etmesi gerekir” diye konuştu.

Küçük bebeklerde daha fazla akciğer bulgusu oluyor

RSV’nin bilhassa küçük bebeklerde daha fazla akciğer bulgusu olduğunu lisana getiren Sert, “Koronavirüste bu kadar sık bronşiolit dediğimiz akciğerlerle ilgili bulguları çok görmüyoruz. RSV’nin teşhisinde, 1 saat üzere kısa müddette sonuçlanan teşhis kitlerimiz var. Süratli bir halde RSV teşhisini ayırt edebiliyoruz” sözlerini kullandı.

Bağışıklık sistemini güçlü tutmak gerekiyor! Maske kullanımına dikkat

Çocukların enfeksiyondan korunması ve bununla baş etmesi için bağışıklık sistemini güçlü tutmanın çok kıymetli olduğuna değinen Sert, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Mutlaka doğal ve istikrarlı beslenmenin son derece değerli olduğunu söyleyebiliriz. Bulaş açısından da mümkün olduğu kadar toplu, kapalı alanlarda bulunmamak şayet bulunuyorsak da çocuklara da maske takmanın ne kadar değerli olduğunu kesinlikle söylemek gerekiyor. Pandemiyle birlikte destek edici besinlere önemli yönelim oldu lakin yapılan çalışmalar daha çok doğal yollardan, mevsim meyvesi ve zerzevatı tüketilmesinin, istikrarlı ve kâfi beslenmenin daha yararlı olduğunu bize gösterdi.”

Bu çocuklar risk altında

Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Sert, “Özellikle prematüre doğan bebekler, bağışıklık sistemi yetersiz olan yani immün yetmezliği olan çocuklar, doğuştan kalp hastalığı olan bebeklerde, kas hastalığı olan bebeklerde riskin daha fazla olduğunu görüyoruz” dedi.

Belirli risk kümelerine rapor çıkarttıklarını da belirten Sert, “Zaten aşikâr risk kümelerinde biz rapor çıkararak bu RSV’nin antikorunu bebeklere ekim ve nisan ayları ortasında ayda 1 aşı halinde yapıyoruz. Bunu karşılayacak kimi kriterler var. Bunun için 29 hafta ve altı prematüre doğmuş olması, belirli bir vakit ağır bakımda kalmış ve oksijen tedavisi almış olması, tekrar doğuştan birtakım kalp hastalıkları varsa bir rapor çıkararak onlara RSV’ye karşı korunmayı sağlayan antikoru onlara verebiliyoruz” diye konuştu.

Geçen yıla nazaran görülme sıklığı arttı 

Geçen yıla nazaran virüsün görülme sıklığının arttığını lisana getiren Sert, “Son 2 yılda pandemiyle bir arada, kapanmanın olması, maske takılmaya başlanması, geçen yıl son derece sakin geçmesine sebep oldu. Bu yıl toplumsal hareketliliğin artması, okulların açılmasıyla birlikte önemli bir artış var. Servislerimizde yatan 1 günlükten, 6 ay, 2 yaşına kadar bebeklerimiz var” dedi.

Teneffüs derdi yaratan öksürüğe dikkat 

Tedavinin bulgulara nazaran meskende yada hastanede yapılabildiğini tabir eden Sert, “Oksijen bedellerinde bir düşüklük varsa ve bir teneffüs problemi varsa kesinlikle hastaneye yatırıp takip ediyoruz. Oksijen dayanağı bu hastalarda çok kıymetli. Beslenme zahmetine sebebiyet verir. Bebeklere bu manada biz serumla da beslenme takviyesi yaparız. Teneffüs derdi, morarma geçene kadar da hastane kaidelerinde, gerekirse de bir antibiyotik tedavisiyle birlikte hastanede takip etmekte yarar var.Bu yıl yalnızca RSV değil, influenza, parainfluenza, rinovirüs dediğimiz öteki virüs kümeleri da önemli biçimde öksürükle giden enfeksiyonlar yapıyorlar. Şayet bir teneffüs zahmeti yoksa, hırıltı, önemli bir ateş yüksekliği yoksa bu RSV midir diye çok irdelemenin bir manası yok. Her türlü virüs bu biçimde öksürük yapar. Bu öksürükler uzayabilir. Şayet bir teneffüs sorunu ile bir arada seyreden hırıltı ya da hışıltıyla öksürük varsa kesinlikle tabibe başvurmak gerekir” diye konuştu.